Kızlara Özel

Kadının Yeri

Ataerkil toplumdan gelmenin bir dezavantajı olarak günümüzde insanlar hâlâ kadın ve erkeklerin aynı haklara sahip olduğunun bilincinde değildir. Bu bilinçsizlik toplumun pek çok alanında kadın ve erkek ilişkileri içerisinde eşitsizliğe ve kadınların eksik görülmelerine neden oluyor.

Kadın, toplumun yapı taşıdır ve her alanda imkanlar dahilinde başarısını kanıtlamıştır. Bu bağlamda kadın ve erkek ilişkilerinde toplumun değer ve yargılarının aksine kadınların da erkeklerle aynı haklara sahip olduğu ve imkânsızlıklardan imkan yaratabilecekleri kabul edilmelidir.

Cinsiyetçi Dil

Toplumun hangi katmanında yer alırsa alsın pek çok kadının cinsiyetçi dile maruz kaldığı görülüyor. 21.yy dünyasında olunmasına rağmen gündemden inmeyen ve gün geçtikçe kadın cinayetleri ile birlikte daha da fazla ismini duyuran bu durum bir toplumun utanç duyması gereken en önemli davranışlardan birisidir.

Çocuklar yetiştirilirken bu ‘cinsiyetçi’ ve ‘cahil’ insanlar sayesinde erkekler kendilerini kız çocuklarından üstün görmektedir bu durum ileride bilinçsiz bireylerin toplumda yer almasına ve maalesef zorbalıkların artmasına neden olmaktadır.

  • Erkek oğlu erkek!
  • Babasının oğlu!
  • Erkektir yapar!
  • Kadının yeri evidir!
  • Kadınsın sen otur oturduğun yerde!
  • Kadına yakışır davran!

Listenin bu gibi sözlerle uzayıp gideceğini herkes bilmektedir. Cinsiyetçilik barındıran sözler kadın ve erkek ilişkilerinde zorbalık, şiddet, eşitsizlik gibi durumların doğmasına neden olur. Toplumda eşitlik sağlanmak isteniyorsa cinsiyetlerin birbirine eşit olduğu ve bir tarafın yapabileceği her şeyi diğer tarafın da yapabileceği öğretilmelidir.

Kadınsın Sen

Eşitsizliğe yol açan bir başka durum ise kadın ve erkek arasında bir tarafın güçsüz bulunması ve ilişkilerde ezilmeye mahkûm olarak görülmesidir. Geçmişten günümüze örf, töre ve âdetler sebebiyle kadının her zaman evde olması, çocuklarına bakması ve ev işleriyle ilgilenmesi gerektiği topluma aşılanmıştır.

Atatürk’ün kadınlara verdiği haklar bile bazı kesimler tarafından kabul edilmemiş ve şiddetle susturulmuşlardır. Bu nedenlerden dolayı kadın-erkek ilişkilerinde eşitsizlik toplumun bilinçsiz kesimlerinde artmaya devam etmiştir.

Kadının iş hayatında, sosyal hayatta görülmesini destekleyen ve eşitliği savunan erkekler ise kadının en büyük destekçileri arasında yer almıştır. İnsanlar başarıyı tek bir cinsiyete layık görürken zaman geçtikçe kadınlar her alanda kadın-erkek eşitliğini topluma göstermiş ve başarılarını kanıtlamışlardır.

‘Kadınsın sen’ kalıplarını kırarak toplumun her kademesinde yer alan kadınların bugün hâlâ en büyük savaşı kadın-erkek ilişkilerinde eşitliği sağlamaktır.

Eşitiz!

Kadınların iş hayatında kazandıkları her başarıda farklı imalarda bulunmak, hamilelik riski taşıyabilen kadınların işe alınmaması, çocuklu kadınları iş hayatında tercih etmemek, gece geç saatte sokağa çıkan kadını başına ne gelirse gelsin suçlu bulmak gibi toplumu eşitsizliğe sürükleyen her şeyin altında büyük bir cahillik ve kendini bilmezlik yer almaktadır. Kadın-erkek ilişkilerinde eşitlik savunulduğu ve her iki tarafın da aynı haklara sahip olduğu kabul edildiği sürece toplum daha yaşanılabilir bir seviyeye ulaşacaktır.

Aynı Haklara Sahibiz

Kadın-erkek ilişkilerinde eşitliğin sağlanması için iki tarafın da karşısındakini kısıtlayacak ve kişisel alanına müdahale edecek davranışlardan kaçınması gerekmektedir. Erkekler nasıl ki bir yerlere gitme, çalışma ve özgürce yaşama hakkına sahipse kadınlar da aynı haklara sahiptir.

Alıkoyma, sıkma, şiddet gösterme gibi davranışlardan uzak durmak sizin ve karşınızdaki kişinin daha sağlıklı bir ilişki kurmasını sağlayacaktır. Toplumu ayakta tutmak ve her alanda her insanı görebilmek, insanlara başarıları için şans tanıyabilmek bu anlamda oldukça büyük bir değer taşımaktadır. Kadın-erkek ilişkilerinde eşitliğin sağlanması toplumun sağlıklı bir toplum olmasındaki en büyük temeldir.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu