Duygusal ilişkilerde statü farklılığı; bireylerin aldığı eğitim, demografik gelişim, sosyal ekonomi, kültür ve hayata bakış açısının belirlediği kaideler üzerine olgunlaşmaktadır. Bu toplumsal normlar, kişilerin eğitim öğretim hayatlarından, arkadaşlık, evlilik gibi birçok konuda etki sahibidir.
Erkek ile kadın formları birbirinden farklı yapılara sahip iki ayrı cinstir. Kimi zaman erkeklerin bakış açıları kadınların anlam güçlüğü yaşamasına neden olurken, birçok zaman da kadınların bakış açıları erkekler açısından sıkıntı yarabilmektedir. Bu sebeple bu tür uyuşmazlıklar cinsiyetler arasında sorunlara neden olabilmektedir.
Duygusal ilişkilerde eğitim ve demografik temelli faktörler nedeniyle statü farklı sorunlar yaşanmasına neden olabilir. Zira üzüm üzüme baka baka kararır, atasözü misali; kişilerin yetiştikleri ortam, sosyokültürel bakış açıları, entelektüel seviyeleri gibi birçok faktör hayata bakış açımıza şekillendirmeye neden olabiliyor.
Yakın zamanda ülkemizde yapılan bir araştırmanın sonuçları adeta uzun sorulara verilen kısa bir yanıt niteliği taşıyor. Açıklamaya göre evliliklerinin sağlıklı olabilmesi için bireylerin, sosyal statü, eğitim seviyesi ve entelektüel yapılarının birbirine yakın olması gerekir. Yani sizin karşınızdaki bireyden (ilişki yaşadığınız) hoşlanmadığı yerlerde mutlu olmanız ya da ona mutluluk veren yerlerde sizin hoşnut olmadığınız yerler ilişkinizde elzem yaratacaktır.
Şarkıda da dendiği gibi “sevgi anlaşmak değildir nedensiz de sevilir”, ancak gerçek hayatta bu farklılıkların uçurum seviyesinde olması ilişkiye vurulan bir balta gibidir. En basit örneğinden, müzik kulağınız gelişmiş akustik, jazz, blues türü müzikleri seven bir kişi olduğunuzda, sevdiğiniz ve dünyaca ünlü bir sanatçının konserine gitmek istediğinizde; partnerinizin yalnızca fantezi ve arabesk tür müzik dinleyen biri olduğunu hayal edin. Şimdi bu iki farklı bireyin ortak bir konserde nasıl eğleneceğini düşünmeye çalışın. Düşünemezsiniz, zira gerçekler böyledir. Ya da daha günlük bir örnek vermek gerek ise, kamp, doğa ve adrenalin sporlarını seven biri olduğunuzu hayal edin, sevdiğiniz, sevgiliniz ya da eşinizin evcimen, kafasını bilgisayar, tablet, bilgisayardan kaldırmayan hayvanlara ve doğaya karşı son derece duyarsız olduğunu hayal edin. Böyle bir hayat her iki taraf için de ızdıraba dönüşmez mi? Belki de dönüşmez çünkü çoktan hatanızın farkına varabilirsiniz.
İlişkide Statü Farkı – Duygusal Bir Hayal
Birçok kişi ilişkide statü farkının yalnızca bir kavram olduğunu bunun bir önemi olmadığını söyleyebilir. Ne yazık ki bu filmin sonu bildiğimiz romantik filmler kadar güzel bitmeyebilir. Tabii ki bu durum her zaman aynı olmayacaktır. Mutlaka bir müdür ve bir işçinin mutlu giden bir evliliği huzuru bir hayatı olabilir. Olabilir fakat bu hassas denge üzerine kurulu bir ilişkidir. Her iki tarafın da birbirini anlayan birbirini tamamlayıcı unsurlar ile saf sevgi ve saygıdan geçebilir. Bu statü bir kadın ve erkek ilişkisinden çok daha farklı bir boyuttadır. Çocukluğunda sürekli baskı gören, aldığı her kararın arkasında “Sen anlamazsın, sen yapamazsın” şeklinde özgüveni kırılan kişilerin ilerleyen süreçlerde çoğu zaman psikolojik yardıma muhtaç kaldıkları bilinen bir gerçek. Hani bazen aldığınız karara çok güvenirsiniz ancak hatalı olduğunuzu anlarsınız ya da bir marketten alışveriş yapmak gibi çok basit bir konuda bile karşınızdakinin fikrine ihtiyaç duyarsınız. İşte bunlar sosyal statümüzü belirleyen evrelerde yaşadığımız hayat ile doğrudan orantılıdır.
Yani ileriye dönük bir ilişkinin başarılı olabilmesi için partneriniz ile birbirinize yakın statüde olmanız oldukça önemlidir. Her zaman olmasa da çoğu zaman bu böyledir. Karşınızdaki ile kariyer planlaması yapmak, tatil planı yapmak ya da çocuğunuzun hangi okula gitmesi gerektiğine karar vermek tüm bu statülerin altına yatan bir yapıyı oluşturmaktadır. Bu sebeple statü farkına minimuma indirmek hatta aynı seviyede tutmak ilişkinize değer katacaktır.
Sağlıcakla kalın!
